Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaPortalLatest imagesAramaKayıt OlEN İLK VE EN ÜSTÜN 9927radyoGiriş yap

 

 EN İLK VE EN ÜSTÜN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ahmetturani
Administratör
Administratör
ahmetturani


Erkek Mesaj Sayısı : 264
Yaş : 113
Nerden : ÇanakkaLe-ama ELMADAĞ'lıyız
İş/Hobiler : PC
<FONT color=orange><B><center>Ka :
EN İLK VE EN ÜSTÜN Left_bar_bleue30 / 10030 / 100EN İLK VE EN ÜSTÜN Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 19/05/08

EN İLK VE EN ÜSTÜN Empty
MesajKonu: EN İLK VE EN ÜSTÜN   EN İLK VE EN ÜSTÜN Icon_minitime1Çarş. Haz. 11, 2008 1:58 pm

****ALINTIDIR****

Sen Ahmed ü Mahmud ü Muhammedsin efendim

Hak’dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim.
(Şeyh Galip)
Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam, anlatıyor:
-Hazret-i Allah, beni yarattı. Onsekizbin yıl arz altında kaldım…
-Ey Cebrail seni kim yarattı?

-Sen yarattın yara Rabbi. Her şey senin ve sen her şeyi yaratansın… Bense… ben, güçsüz ve ihtiyaç sahibi bir mahlukum.
Konuşmadan sonra bir onsekizbin yıl daha geçti… Yüce Allah yine sordu:
-Seni kim yarattı?
-Ya Rabbi, beni yaratan; öldürmeye ve diriltmeye kudreti olan sensin. Bense kuvveti hiç bir şeye yetmez biçarayim.
Üçüncü onsekizbin yıl da geçti…
-Ey Cebrail, ben kimim, sen kimsin?…
-Allahım sen her şeyin yaratıcası ve sahibi; bense bir kulcağızım.
Bu cevabımın peşinden bir merakımı dile getirdim:
-Ya Rabbi benden üstün bir varlık halkettin mi?
-Karşına bak, buyurdu…
Yüce emre uyarak
gösterilen yere baktığımda bir nur gördüm. Ama nasıl bir nur?
Güzelliğine hayran kaldım. Dört tarafında da dört ayrı nur?

-Allahım, gözlerimi alan bu harika aydınlık da ne?
-Seni, ne kadar
melek varsa hepsini ve bütün her şeyi aşkına yarattığım nur!… O, en
aziz kulum ve Peygamberimdir. O, canlı cansız her şeyin en üstünü ve en
hayırlısı olan Muhammed Mustafa’dır “sallallahü aleyhhi ve sellem”

Sordum:
-Ya çevresindeki nurlar?
-Sağındaki Ebu
Bekir Sıddik, solundaki Ömer ibni Hattab, önündeki Osman bin Affan,
ardındaki Ali İbni Ebi Talib’dir. “Radıyallahü teala aleyhim”.

-Ya Rabbi; bu beş kişinin diğer insanlardan üstün bir tarafı olmalı!
-Bu beşi kendime
dost seçtim. Onları seven beni sevmiş, düşmanlık eden bana düşman olmuş
olur. Bunları sevenleri cennete, sevmeyenleri cehenneme koyacağım.

Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed’in
Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed’in
İlk insan Adem
Peygamber, arş üzerinde “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah”
yazısını görünce ismin sahibinin erişilmezliğini anladı. Ancak O’nun
ismi sadece göklerin en yükseğini mahyalandırmamıştı. Kelime-i tevhid
cennette her sarayda, her yaprakta, her çiçekte, her bucakta okunuyordu.

Adem aleyhisselam, bu hali oğlu Şit Peygambere anlatıyor:
-Cennette O’nun
ismi ile güzelleşmemiş bir tek köşe bile görmedim. Her yan ve her yön o
şerefli ismin pırıltılarını aksettiriyor.

-Peki, babacığım hanginiz daha kıymetlisiniz?
Şit
aleyhisselamın sualine Adem Peygamber cevap vermek istememiş olacak ki
sükutu tercih etti. Ne var ki aynı sual üçüncü kere tekrarlanınca ezeli
hakikat daha o günden açıklandı.

Alemlerin Rabbi buyurdu:
-Ya Adem! Her
şeyi senin için yarattım, seni ise o seçilmiş için!!! Cenneti o’nunla
ve o’nun ümmetiyle dolduracağım. Kendisine arap dili ile Kur’an-ı kerim
indireceğim. Bu kitabın emir ve hükümleri, hiç değişmeyerek dünyanın
sonnuna kadar devam edecektir. Bu peygamber, benim en sevgili kulumdur.
İyiliği her insana ulaşacaktır. O’na uyanlar seçkin kullarımdan olur.
Büyük şefaat sahibidir. İsmi yer yüzünde “Muhammed” göklerde
“Ahmed”dir. O’nu dünyanın sonuna yakın göndereceğim. Hiç bir Peygamber
O’ndan üstün olmadığı gibi, hiç bir ümmet de O’nun ümmetinin sayısına
varamayacaktır. Ümmeti abdestli gezer. Öyle ki bunların yerdeki nurları
yıldızların gökteki aydınlığı gibidir.

Ol dedi oldu alem, yazıldı levh ü kalem,
Okundu hatm-i kelam, şannına Muhammed’in
Adem babamız,
cennetten çıkarılınca, üç yüz sene göz yaşı döktü. Çok üzgün ve çok
pişmandı. Gaibden gelen bir sesin de hatırlatması ile el açıp-cennette
iken Cebrail aleyhisselamdan öğrendiği bazı isimleri araya koyarak-dua
etti:

-Ya Adem,
kıyamete kadar gelecek evladının günahlarının bağışlanmasını isteseydin
bu isimlerin sahiplerinin sevgisi için yine kabul ederdin…

Hep erenler geldiler, dergaha yüz sürdüler
Zikr-ü tevhid ettiler, nuruna Muhammed’in
O, müthiş
tufandan önce Nuh aleyhisselama bir gemi yapması buyurulunca yüzyirmi
dörtbin dört tane tahta hazırladı. Ve Cebrail’in tenbihi ile her
tahtaya bir Peygamberin mübarek adını yazdı. Ancak ertesi gün
tahtalardan isimler silinmişti. Olaya çok üzüldü. İsimleri tekrar
yazdı. Devrisi sabah yazılar yine silindi. Bir daha yazdı ama bir
sonraki gün tahtalar bomboştu… çok müteessir oldu… bir tuhaflık vardı
bu işte. Sır, gelen vahiyle çözüldü.

-Tahtaların ilkine benim, sonuncusuna da habibim Muhammed Mustafa aleyhisselamın adını yaz ki şeytan öbür isimleri silmesin.
Nuh Peygamber,
emredildiği gibi yaparak çalışıp gemisini tamamladı. Fakat dört tahta
artmıştı. Bunu Cebrail aleyhisselamla konuştu:

-Ya Cebrail, fazla gelen dört tahtayı ne yapayım?
Vahiy meleği suali Hak teala’ya sundu.
İnsanlığın ikinci babası Nuh Peygambere haber geldi.
-Ey büyü
peygamber! O dört tahtaya son peygamberimin dört halifesinin isimlerini
yaz; gemi o zaman tamam olacaktır. Zira o dört insan, İsla dininin dört
sütunu gibidir. İslamiyet onlarla ayakta kalır ve onlar sayesinde
dünyanın her tarafına yayılır. Vahye uyularak denilenin yapılması ile
gemi tamamlandı ve ondan sonra yüzebildi.

Nuh Peygaber,
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali’nin
isimlerini artan tahtalara yazarak bunları gemisine çakmadıkça
görünüşteki kusursuzluğa rağmen geminin yüzmesi ve felaketten
kurtulması mümkün olmamıştı.

Ya mü’minler…
mü’minlerin de o dört büyük zatın ismini kalplerine yazmadıkça dıştan
ne kadar olgun ve noksansız görünürlerse görünsünler büyük imtihanda
kurtulmaları mümkün olabilir mi? Sadece iki cihan güneşi eşsiz ve
emsalsiz Peygamberimizi değil, O’nun dostlarını da sevmek gerekiyor… Bu
şart yerine gelmeden, O’nun sevdiklerinin aşkı kalbe yerleşmeden
cezadan kurtulmak ne mümkün?…

Veysel Karani kazandı, ahir yine özendi
Sekiz uçmak bezendi, aşkına Muhammed’in
İbrahim aleyhisselam, bir gün rüyasında Cenneti gördü. Uzunluğu yer ile gök arasındaki mesafeden fazlaydı. Meleklere:
-Buralar kime mehsustur? diye sordu.
-Evlatlarından Muhammed Mustafa ve o’nun ümmeti içindir, diye cevap verdiler.
İbrahim
Peygamber, dikkatle bakınca ağaçlarda”La ilahe illallah” budaklarında
“Muhammedün Resulullah”, meyvelerinde “Sübhanellah”, “Velhamdülillah”
cümlelerinin yazılı olduğunu gördü…

Uyandığında rüyasını milletine nakletti.
-Ümmeti Muhammed kimdir, diye sordular. İbrahim aleplisselam, düşünceye daldı. O anda Cebrail aleyhisselam peyda oldu ve:
-Ne düşünüyorsun ey Allah’ın dostu, dedi.
-Bir rüya
gördüm… girdüklerimi ümmetime anlattım, Muhammed ümmetini öğremek
istediler. Benimse bu hususta bilgim yok. Onun için düşünüyorum.

Cebrail aleyhisselam:
-Ben de fazla bir şey bilmiyorum, diyerek Cenab-ı Hakka arz etti:
Yüce Allah şöyle buyurdu:
-Muhammed, benim
ahir zaman Peygamberimdir. Makbul kullarıma Peygamber olarak
gönderecğim. O peygamberi bütün yaratılmışların arasından seçtim.
Kendisini ve ümmetini yerden ve gökten yüzyirmi dört bin yıl evvel
yarattım. Kıyamet günü O’nun yolundakilerin yüzü bütün insanların
yüzünden daha ak, aydınlık ve abdest suyu değen vücut parçaları pırıl
pırıl olacaktır.

Feriştehler geldiler, saf saf olup durdular
Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in
Tevrat, Musa aleyhisselama inince büyük Peygamber çok sevindi ve şükrünü dile getirdi. Cenab-ı Hak:
-İnsanların
kalbine baktım. En mütevazi olarak seni gördüm. Bu sebeple seni
Peygamber yaptım ve benimle konuşma devletine erdirdim, dedi ve ilave
etti:

-Ölünceye kadar tevhid üzere ol. Sevgili Muhammed Mustafa’nın Resulüm olduğunu tasdik et ve kalbine O’nun muhabbetini yerleştir!
-Ya Rabbi, Muhammed kimdir; O’nu tanımıyorum?
-O öyle bir
kimsedir ki yerleri ve gökleri yaratmadan binlerce sene evvel güzel
ismini arşın üzerine yazdım. Ya Musa, sana çok yakın olmamı ister
misin? Öyle bir yakınlık ki bedenine ruhdan ve gözünün siyahına
beyazından daha yıkn olayım!..

-Allahım bundan gayrı ne arzum olabilir?…
-Öyleyse Habibime çok selavat oku.
Hak teala devam etti:
-Ölen bir kimse
Muhammed aleyhisselamı inkar etmişse, o bedbahtı sürüterek cehenneme
attırırım. Beni görmesini nasip etmem ve hiç bir melek ve peygamberin
şefaat etmesine de için vermem!…

Bunu yolundakilere bildir.
-Ya Rabbi O’nun hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterim.
-Eğer Muhammed
aleyhisselam olmasaydı; yeri-göğü, cenneti-cehennemi ayı, güneşi,
geceyi-gündüzü, melekleri, Peygamberleri ve hiç bir şeyi yaratmazdım.
O’nun Peygamberliğini kabul etmezsen İbrahim halilulllah bile olsan
sana eziyet ederim!…

-Onun Peygamberliğini ve yüksekliğini kabul ettim Ya Rabbi!…
Havada uçan kuşlar, yeşerüp dağ ü taşlar,
Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed’in
Davut
aleyhisselam, bir gün Zebur okurken kitaptan bir nur yükseldiğini; bu
nurun odayı doldurduğunu ve kalbinin rahatladığını gördü… Ve bu hal,
her Zebur okuyuşunda tekrar etti. Nurun mahiyetinni Allahü tealaya
sordu:



DEWAMI ALT TA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://bilir.forum.st
ahmetturani
Administratör
Administratör
ahmetturani


Erkek Mesaj Sayısı : 264
Yaş : 113
Nerden : ÇanakkaLe-ama ELMADAĞ'lıyız
İş/Hobiler : PC
<FONT color=orange><B><center>Ka :
EN İLK VE EN ÜSTÜN Left_bar_bleue30 / 10030 / 100EN İLK VE EN ÜSTÜN Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 19/05/08

EN İLK VE EN ÜSTÜN Empty
MesajKonu: Geri: EN İLK VE EN ÜSTÜN   EN İLK VE EN ÜSTÜN Icon_minitime1Çarş. Haz. 11, 2008 1:58 pm

-Ya Rabbi bu nur neyin nesidir?
-O, habibim Muhammed Mustafa’nın nurudur. Cümle alemi onun hatırına yarattım.
Bu tüyler
ürperten ilahi cevap üzerine Davut Peygamber, yüksek sesle “Lailahe
illallah Muhammedün Resulullah” dedi. Bütün yırtıcı hayvanlar, kuşlar,
böcekler ve yılanlar, çevresine toplandılar ve:

-Öyledir ya Davut! diyerek onu doğruladılar.
Bu olaydan sonra Davut Peygamber, Zubur okumaya başlarken kelime-i tevhid söyle oldu.
İmansızlar geldiler, andan iman aldılar
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in
O’nu övmeye kalkan erir ve tükenir.
O’nu
hiç bir lisan medhetmeye kafi gelmez. O’ kelimeler üstü ve kelimeler
ötesi ve gönüller dolusu sevgiye layıktır.

Yunus kim ede medhi, över Kur’an ayeti
Ah! vergil salevatı, aşkına Muhammed’in
Biz de… kendim,
eşim, dostum, tanışım, arkadaşım, binler, onbinler, milyonlar,
milyarlar, O’nu o en sevgili ve en üstün’ün Peygambeliğini kabul ettik
ya Rabbi…

Bundan üstün devlet bilmiyoruz ya Rabbi!..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://bilir.forum.st
 
EN İLK VE EN ÜSTÜN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Din Kültür Ve Ahlak Bilgisi (Dinimiz İslam Ve İnsan) :: Genel İslami Bilgiler :: dini hikayeler-
Buraya geçin: